Atilla Barsan – Bayrama (umuda) kapıları açmak

 

Sabırla gözledik yolunu. Hem dinimizin emriydi hem de kulluk borcumuz. Dini kültürümüzde 11 ay boyunca beklenen nazlı misafirdi mübarek Ramazan, bekledik geldi, nakış nakış işledik ve gidiyor şimdi. “Nakış nakış işledik” kısmını sizler adına konuştum..

Ömrümün kaçıncı ramazanıydı saymadım, sayamıyorum artık. “Nicelik değil, önemli olan niteliktir” derler ya, niteliği pek istenen gibi olmadı, ancak yine de elimden geleni yaptım, gündüzünü oruçla, gecesini tefekkürle geçirenlerin arasında saysın Mevla’m..

Geldik eriştik bayrama. Bayram deyince hemen “nerede o eski bayramlar” edebiyatına girilmesine karşıyım. Her şey yaşandığı devirde güzel. Lastik ayakkabılarla tozlu köy yollarında kapı kapı el öpüp şeker topladığımız günler çok gerilerde kaldı. Şimdi gıcır gıcır son model arabalarla akraba hısımın birbirine gidip geldiği, sahillerin, alış veriş merkezlerinin, 5 yıldızlı otellerin dolup taştığı hayatın her an bayrammış gibi yaşandığı kalabalık coşkular çağındayız artık..

Hemen bu satırda “kalabalıklar içinde yalnızız” cümlesi takıldı aklıma. Evet, orası da öyle, çocuk yuvaları yalnız çocuklarla dolu, huzurevlerinde yaşlılar ziyaret bekliyor. Hatta evlerinde de birçok yaşlı anne baba, dede-nine ziyaret edecek evlat yolu gözlüyor. Bu da kalabalıklar içinde yaşanan bir çağın gizli hastalıklarından: “Kalabalık yaşa, yalnız öl.” Günümüz insanının ‘penceresi içine kapalı, kapısı dışına örtük.’  Oysa bayram;  ulaşılmamış bir gönlün kapısını çalmak, kapısı çalınmamış bir evin sofrasına oturmak ve belki de hiç mutlu olmamış bir yüze taze bir başlangıç gülücüğü kondurmak değil midir?

Yoksa son zamanlarin alisilagelmisligini tamamlamakmidir bayram? Bayramada bizi abimle kardesimle yan yana gorsunlerde bir dahakine nasil olsa bir yil var midir bayram..Bayrama kadar annemi,babami yada agabeyimi hosnut tutayimda bayarmada birlikteyiz polyanaciligimidir bayram.Bayrammi vefasizlasti bizmi vefasiziz zamanmi insafsiz

Okuduğum gazete haberlerinden ve izlediğim tv kanallarından derlediğim bir ramazan gündemi oluşturdum, bakalım sizin ekleyeceğiniz ya da eleştireceğiniz hususlar olacak mı?

1-Magazin basınına ramazan uğramadı bile. İftar-sahur demeden görev aşkıyla (!) koşan magazinciler “kim kiminle, nerde, ne yapıyor” geyiğine ramazanda hiç ara vermediler, ramazanda yine “tweet”lediler, yine yakalandılar, yine frikik verdiler yine yine…Bu ülkenin birlik ve bütünlüğünü içten içten çökertenler magazinciler diyen Aykut Işıklar’a hak vermemek mümkün değil..

2-Ramazan programı yayıncılığı da maalesef ranta ve reytinge kurban gitmiş. Nerdeyse bütün kanallar önüne gelen birkaç ahbap çavuşla bir belediye parkı önü ya da bir tekne kıyısında sade suya tirit cinsinden iftar programı yaparak dini yayın dinleme zevkimizi katlettiler. Bu ramazan bir kanalda ramazan münasebetiyle “ilahi star” yarışması görmek de kısmet oldu ya, artık ölsem de gam yemem!

3-Kimsenin orucuna namazına karışılmaz elbette. Ancak  “AKP geldi mahalle baskısı arttı” diyenlere sözüm: artan tek şey;  çook engin bir mahalle hoşgörüsü ve çook geniş bir özgürlük alanı. Hele ki yaşadığım şehirde. Tutmayana selamet, tutanlara da istikamet dilemek de bu engin hoşgörünün bir parçasıdır, diyecek başka  bir şey yok..

4-Sanırım bu ramazanın şampiyonu hayır kurumları oldu. Somali’ye ve genelde Afrika’ya düzenlenen yardım kampanyaları vasıtasıyla açlara susuzlara el uzatan ülke insanı,  göremediği veya teğet geçtiği nimetlerin mesela musluk suyunun ve  katıksız kuru ekmeğin ne büyük nimet olduğunu görüp şükretti. Demek ki bazen çook uzaklardan bakınca görebiliyor insan yanı başındaki nimetleri..

5-Ramazanda yine siyasi çekişmeler oldu, güneydoğuya yine barış gelmedi, günde 3’er 5’er şehit haberleri ile yüreklerimiz dağlandı, yine siyasilerin çok yüzlülüklerine şahit olduk, aklına her geleni söyleyen boş beyinli siyasetçiler ramazan hürmetine susarlar mı diye ümitlenmiştik, yine olmadı. Artık ümidimiz mübarek 11 aylarda..

6-Yine kayıp çocuklar ölü bulundu, yine kocalar ayrıldıkları karılarını sokak ortasında vurdu, yine internetten saftirikler dolandırıldı, yine evlere hırsızlar girdi.. Yani kısacası şeytanların bağlandığı bu ayda bizde bağlanan tek şey yine basiretimiz oldu;  bu ramazanda da ne dilimizi tutabildik ve gözümüzü, ne kalbimiz rotayı tutturdu, ne aklımız. İrademize ipotek koyan her ne varsa bir son verme, günah kapılarına sürgü çekme şansı ayaklarımıza kadar gelmişti, kullanamadık, hayata bakış açımıza ayar çekme fırsatını gene kaçırdık. Ama her zamanki gibi ümidimizi kaybetmiyoruz. Önümüzde koskoca bir 11 ay var. Ramazan bitti ama son nefese kadar kulluk borçlarımız devam ediyor, ömür çizgisi tükenene dek vazifelerimiz bizi bekliyor..

Kaçırdığı “cenneti kazanma şansı” nı birer kaldırım taşı gibi her adımda kulunun ayakları altına döşeyen Gafur-ur Rahîmin bir Rabbimiz var, yeter ki O’nun (cc) yolundan sapmayalım..

Sizlere bütün sevdiklerinizle kucaklaşabildiğiniz, içinizdeki karanlıkların aydınlığa dönüştüğü sağlık-sıhhat dolu bayram gibi bir bayram diliyorum.

Post Author:

4 thoughts on “Atilla Barsan – Bayrama (umuda) kapıları açmak

    selda gündoğdu

    (August 26, 2011 - 1:25 pm)

    Atilla bey size ve ailenize güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum. İçinizden geldiği gibi doğal anlatımınız yazılarınızın beğenme oranını ve sayısını arttırıyor. Paylaştıgım anda facebookta herkes soruyor.Ben sadece somalkiye yardım gönderen ben dahil herkesin birde dönüp kendi ülkesine ve yanıbaşındakilere bakmasını duyarlı olmasını istiyorum. Sadece bayramda değil bayram haricide duyarlı olalım lütfen……Yazınız gerçekten güzeldi yüreğinize ve kaleminize sağlık diyorum.

    Saliha

    (August 26, 2011 - 4:09 am)

    Yine bize birsey birakmadan herseye cok guzel deginmissiniz.
    Bende Serhat beyin degindigi konuda sikayetciyim. Bence bu konuya
    sik sik birilerinin deginmesi lazim.
    Bende bir bayan olarak yillarca bu hizmetin icindeydim.
    Cuzdanlarimizi bosaltiyorlar disarda gorunce selam bile vermiyorlar.

    serhat

    (August 25, 2011 - 1:04 pm)

    atilla abicim sana zahmet şu abilerle ilgili bir yazı yazda, abimin kulagını çek bi ara, adamın elinden usandık valla

    said

    (August 24, 2011 - 7:53 pm)

    Evet yazarın dedigi gibi bayramlar nerdeyse kandırmacaya dönüstu, tıpkı anneler gununde annemızı kandırdıgımız gıbı..Yılda bırgun aldıgımız hediye ile seni seviyoruz anne..Tabi akli olarak kanmayan annemiz merhamet duyguları ile donandırıldıgı icin bende seni yavrum der ve sarılır..Aynen öylede bayramdada abi kardeş öpüsür bayramlasır ondan sora sen sag ben selamet,,hepinize hayırlı bayramlar kardesınız said

Leave a Reply