Arakan’daki katliamda bilgi kirliliği

Myanmar’daki Müslümanlar’ın yaşadığı trajedi hakkında bilgi kirliliği üst seviyelere ulaştı. Arakan’daki katliamı duyurmak için başka olaylara ait fotoğraflar kullanılması kampanyaya gölge düşürdü.

Myanmar’ın batısındaki Arakan bölgesinde Budistler ve Müslümanlar arasında mayıs sonunda yaşanan çatışmaların üzerinden bu kadar süre geçtikten sonra sosyal medya ve internet sitelerinde sahte ve alakasız görüntüler eşliğinde ‘Arakan’da Müslümanlar katlediliyor’ diye kampanya başlatılması tartışma yarattı.

Burmalı Rohingyalar Derneği Başkanı ise, “İnternette birçok fotoğraf ve görüntü yayınlandı. Bunlar gerçeği yansıtmıyor ama durum internette görünenden çok daha vahim” diye konuştu.

Özellikle bazı sitelerde ve sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların eski tarihlerde farklı ülkelerdeki olaylarla bağlantılı olduğu ortaya çıktı.

Mesela Facebook ‘ta paylaşılan ve çıplak cesetlerin yanında Budsit rahipleri gösteren fotoğrafın altında ‘Budistler öldürdükleri Müslümanları yakmaya hazırlanıyor’ yazısı yer alıyor. Ancak fotoğraf aslında 2010’da Çin’de yaşanan depremde ölenleri kendi dini inançlarına uygun olarak yakmaya hazırlanan Tibetli Budistlere ait.

Sosyal medyada kullanılan bir başka fotoğrafta ise bir sahilde yere dizilmiş kişilerin katledilen Müslümanlara ait olduğu öne sürülüyor. Bu fotoğraf 2004’te hükümetler çatıştıktan sonra tutuklanan Taylandlıları gösteren Reuters imzalı bir fotoğraf. Yanmış bedenlerin olduğu fotoğraf ise Nijerya’da yaşanan bir petrol patlaması sonra çekilen fotoğraflar. Patlama nedeniyle yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetmişti.

‘İnternetteki fotoğraflar gerçek dışı ama durum çok daha vahim’

Almanya’daki Burmalı Rohingyalar Derneği Başkanı Nay San Lwing, Myanmar’ın batısındaki Arakan (Rakhine) eyaletinde Müslümanlara yönelik şiddet olaylarının sona ermesi için Birleşmiş Milletler’e bağlı barış gücünün bölgeye gitmesi gerektiğini söyledi.

500 bin Müslüman yurtdışında

Ülkede yaşanan şiddet olayları esnasında resmi rakamlara göre 600, resmi olmayan rakamlara göre 1000’den fazla Rohingya Müslümanının yaşamını yitirdiğini ifade eden Lwing, halkın telefonlarının dinlendiğini, takip edildikleri ve can güvenliklerinden endişe duydukları için gerçek durumu iletemediklerini belirtti.

Şu anda ülkede Müslümanlara yönelik saldırılarının durduğunu ifade eden Lwing hükümetin baskı politikaları yüzünden 500 bin Rohingya Müslümanının ülke dışında yaşadığını ifade etti.

Ülkede katliamın başladığı günden itibaren internette birçok fotoğraf ve görüntünün yayınlandığını ancak bunların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Lwing, “Uluslararası basın ülkeye alınmıyor, insanlar canlarını korumaya çalışırken o görüntüleri almaları çok zor, sadece ilk çıkan bir kaç resim doğru… Asıl durum, internette görünenden çok daha vahim” şeklinde konuştu.

Bölgede durum içler acısı

Myanmar’ın batısında bulunan Arakan bölgesinde Budistlerin Müslüman halka yönelik başlattığı katliam sürüyor. Bölgeden sağlıklı haber alınamazken, ölü ve yaralı sayısındaki belirsizlik endişelerin boyutunu yükseltiyor. Uluslararası kamuoyunun Budist yönetime yaptığı çağrılarda sonuçsuz kaldı. Katliamdan kaçanlar mülteci kamplarında çok zor şartlarda yaşam mücadelesi verirken, özellikle çocukların durumu içler acısı.

Katliamlar devam ediyor

Myanmar’da bulunan İHH Sorumlusu Sait Emir bölgedeki son durumu Milli Gazete’ye anlattı. Emir: “Arakan’a girişler yasaklanmış durumda. Bangladeş’e on binlerce mülteci giriş yapmış bulunmakta. Olaylar hala Arakan’da devam ediyor. Dün geceden beri 9 tane imam ve10 tane Müslüman kız evlerinden alınarak götürülmüş ve onlar hakkında hala bilgi alınamıyor. Geceleri polis ve askerler Müslümanların evlerine baskın yapıyor ve herkesi alıp götürüyor. Alınan Müslümanların akıbetleri hakkında ise hiçbir bilgi yok” şeklinde konuştu.

En büyük çile çocukların

Myanmar’dan kaçarak sınırı geçen ve kamplara ulaşabilen Müslümanların çilesi bitmiyor. Sığınmacılar kamplarda oldukça ilkel şartlarda yaşamaya mecbur kalıyor. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını barakaların dışında yapılmış toplu mekanlarda karşılıyorlar. Kamplarda en büyük problemi ise çocuklar yaşıyor. Giyecek elbiseleri ve ayakkabıları olmayan çocuklar, atık suların içinde ve tuvalet olarak kullanılmış alanlarda son derece sağlıksız bir şekilde vakit geçiriyor.

Kutubal Om adlı kampta yaşayan Müslümanlar, Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşlarının yaptığı yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Arakan’da onbinlerce Rohingya Müslümanının şiddet olayları sonucunda evsiz kaldığı, bine yakın Müslümanın ise kayıp olduğu bildirilmişti. Arakan (Rakhine) eyaletinde yaşayan Müslümanları temsil eden en büyük kuruluş olan Arakan Rohingya Birliği’nin (ARU) Başkanı Wakar Uddin, daha önce AA’ya yaptığı açıklamada, “Bölgedeki yakınlarımdan ilk elden aldığım ve teyit edilmiş bilgilere göre, evsiz kalan ve mülteci durumuna düşen Müslümanların sayısı 90 bini geçti. Ölü sayısıyla ilgili kesin bir rakam veremiyorum, çünkü saldırılarda ölen Müslümanların cesetleri ortadan kaldırılıyor. Ancak, bine yakın kayıp var ve bunların büyük bir bölümünün öldüğünü düşünüyoruz” demişti.

Sakallarını kesip öldürüyorlar

Cox’s Bazar- Myanmar’ın Arakan (Rakhine) eyaletinden canlarını kurtarmak için kaçarak Bangladeş’e sığınan Rohingya Müslümanları, dış yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Myanmar’daki şiddet olaylarından kaçarak Bangladeş’e sığınan Rohingya Müslümanları, Bangladeş’in Myanmar sınırındaki Cox’s Bazar kentinde bulunan iki kampa yerleşmiş bulunuyor. Bu kamplarda temel gereksinimlerini karşılamaktan oldukça uzak olan Müslümanlar yardım bekliyor.

Akıl almaz vahşet yaşanıyor

Cox Bazar’daki iki kampta resmi rakamlara göre 28 bin kişi yaşıyor ancak gerçek rakamın bu sayının çok üzerinde olduğu kaydediliyor. Kutub-al Om kampı bunlardan birisi. Bu kampa Rohingya Müslümanları 5 yıl önce yerleşmeye başlamış. Myanmar’daki şiddet olayları arttıkça kampa yerleşenlerin sayısı hızla çoğalmış ve alanı sürekli genişlemiş.

Kutub-al Om kampında açıklama yapan Nur Muhammed, önceki gün Arakan eyaletinden kaçarak kampa sığınan bir yakınının anlattıklarını şöyle aktardı: “Arakan’da kadınlara tecavüz ediliyor ve öldürülüyor. Sakallı kişileri gördüklerinde de sakallarını kesip öldürüyorlar ve toplu olarak gömüyorlar. Önde gelen din âlimlerine de baskı yapıyorlar ve öldürmeye çalışıyorlar. İnsanlar artık yemek bulamadıkları için ağaçları ve yeşillikleri yiyerek hayatta kalmaya çalışıyor. Şanslı olanlarsa kaçarak Bangladeş’e ulaşmaya çalışıyor ama onların da birçoğu yolda hayatını kaybediyor. Özellikle Müslümanları tamamıyla yok etme amacına yönelik çalışıyorlar. Bu eziyetleri bölgede yaşayan Budistler, hükümetin istihbarat elemanları ve polisler yapıyor.”

Kamplarda yaşam çok zor

Myanmar’dan kaçarak sınırı geçen ve kamplara ulaşabilen kişileri de rahat bir yaşam beklemiyor. Sığınmacılar kamplarda oldukça ilkel şartlarda yaşamaya çalışıyor. Geçmiş yıllarda kampa yerleşenler Birleşmiş Milletler tarafından yaptırılan barakalarda kalıyor. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını ise barakaların dışında yapılmış toplu mekanlarda karşılıyorlar.

Daha yakın tarihlerde gelen Rohingya Müslümanları ise kendi imkanlarıyla yaptıkları derme çatma barakalarda yaşıyor. Su ihtiyaçlarını ise kampın ortasında yapılmış kuyulardan tulumbalarla çıkararak gideriyorlar. Bu tulumbaların etrafını yıkanmak için kullananlar da var.

Kamplarda en büyük problemi ise çocuklar yaşıyor. Giyecek elbiseleri ve ayakkabıları olmayan çocuklar, atık suların içinde ve tuvalet olarak kullanılmış alanlarda son derece sağlıksız bir şekilde vakit geçiriyorlar. Kamplarda yaşayan erkeklerin çalışabilecekleri iş imkanları yok. İhtiyaçlarının karşılanması için uluslararası kuruluşlardan gelecek yardımları bekliyorlar. Bangladeş hükümetinin ise gönderilen yardımları tam olarak kendilerine ulaştırmadığını iddia ediyorlar. Rohingya Müslümanları kampta cami olarak kullandıkları bir barakada namazları birlikte kılıyorlar. Namazın ardından Ramazan dolayısıyla imam vaaz veriyor.

“İki gündür yemek yemeden oruç tutuyorum”

Myanmar’dan kaçarak Bangladeş’teki kamplara sığınan Rohingya Müslümanlarından AA’ya açıklama yapan Dalo adlı kadın, eşinin işsiz olduğunu ve herhangi bir gelirlerinin olmadığını söyledi.

Myanmar’da başlarından geçenleri anlatan Dalo, “Bizi orada öldürüyorlar. Çocukları öldürüyorlar. Kaçmak zorunda kaldık. Burada çalışacak bir işimiz yok, gelirimiz yok. İki gündür yemek yemeden oruç tutuyorum” dedi.

Yağmursuz mevsimde civardaki köylere giderek çalıştıklarını ve oradan verilen yiyeceklerle karınlarını doyurduklarını söyleyen Dalo, yağmurlu mevsimde ise kamptan çıkamadıklarını belirtti.

Kampta yaşayan kadınlardan görme engelli Zuhura Hatun da “Yiyecek bulamıyoruz. Bizim için akşam sabah diye bir zaman yok. Günde bir öğün bazen buluyoruz, bazen bulamıyoruz. Şimdi zaten oruçluyuz. Akşam bir şeyler bulabilirsek iftar ediyoruz” diye konuştu.

Arakan’a dönme imkanlarının olmadığını ifade eden kadın, “Dönersek hayatta bile kalamayız. Dönüp öleceğimize burada aç yaşıyoruz” dedi.

AF Örgütü araştırmacısı yaşananları anlattı

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Myanmar araştırmacısı Benjamin Zawacki, Myanmar’ın batısındaki Arakan (Rakhine) eyaletinde yaşanan etnik gerginliğin sona ermesi için insani yardım kuruluşlarının bölgeye girmesine hemen izin verilmesi ve devlet desteğiyle düzenlenen saldırılara son verilmesi gerektiğini söyledi.

Müslümanlara karşı sistematik ırkçılık ve ayrımcılık

Arakan’daki güvenlik güçlerinin büyük bir bölümünün Budist kökenli olduğuna dikkati çeken Zawacki, Rohingya Müslümanlarının onlarca yıldır “sistematik ırkçılığa ve ayrımcılığa” maruz kaldığını kaydetti.

Şiddet olaylarının özellikle son haftalarda arttığını belirten Zawacki, her gün Rohingya Müslümanlarını hedef alan saldırı haberlerinin geldiğini, özellikle Müslüman erkeklerin etnik kökenleri nedeniyle tutuklandıklarını ve siyasi tutuklu konumuna düştüklerini ifade etti.

Zawacki, “Rohingya Müslümanları hem etnik, hem dini açıdan bir azınlık konumunda. Bu nedenle, bunca yıldır maruz kaldıkları zulmün dinleri ve etnik kökenlerinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Ölü ve kayıp sayısına ulaşmak zor

Uluslararası Af Örgütü’nün Arakan’daki durumu şu aşamada “etnik temizlik” olarak adlandırmadığını belirten Zawacki, “Ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, saldırılar hedefe yönelik, doğası itibariyle ayrımcı ve siyasi tutuklu sayısında artışa neden oluyor” dedi.

Arakan’daki ölü ve kayıp insan sayısına da değinen Zawacki, Myanmarlı yetkililerin bölgeye girişi yasaklamaları nedeniyle yerinden edilen ve mülteci konumuna düşen kişi sayısı konusunda kesin rakamlara ulaşmanın çok zor olduğunu söyledi.

Eyaletteki durumu hem bir insan hakları krizi hem de insani yardım sorunu olarak nitelendiren Zawacki, bölgede beslenme oranlarının önemli ölçüde düştüğünün, özellikle kadın ve çocukların zor koşullarda bulunduklarının altını çizdi.

“Yapılması gereken en acil şey, güvenliğin tesisini sağlamak ve insani yardım girişlerine izin vermek” diyen Zawacki, yardım kuruluşlarının bölgeye girmesinin neredeyse tamamen engellendiğini belirterek, “On binlerce insanın şu anda insani yardıma ihtiyacı var” dedi.

Anadolu Ajansı Bangladeş’deki sığınma kampında

Myanmar’dan dini ve etnik nedenlerle dışlanan, Müslüman komşu ülke Bangladeş tarafından da kendi sorunları nedeniyle kabul edilmeyen Rohingya (Arakan) Müslümanları, Myanmar-Bangladeş arasında varlıklarını korumaya çalışıyor.

Myanmar’ın batısında Bangladeş sınırındaki Arakan (Rakhine) bölgesinde yaşayan Rohingyalı Müslümanlar kimlik sorunuyla karşı karşıya. Myanmar hükümeti tarafından aslen Bangladeşli oldukları iddiasıyla vatandaşlıkları kabul edilmeyen ve Bangladeş’e gönderilmeye çalışılan Rohingyalı Müslümanlar, Bangladeş tarafından da kalabalık nüfus, ekonomik sorunlar gibi nedenlerle kabul edilmiyor.

Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanların sayısı hakkında farklı iddialar var. Bu sayı 1 milyon ile 5 milyon arasında değişiyor. Myanmar yönetimi bölgede 1 milyon Müslüman olduğunu, Rohingyalı Müslümanlar ise sayılarının 5 milyon civarında olduğunu savunuyor.

Bangladeş hükümeti, Rohingyalıları sınıra kurulan kamplara kabul etse de onların sığınma isteklerine genellikle olumlu cevap vermiyor. Kamplarda kalan ve geri gönderilme korkusu yaşayan bazı erkeklerin çocuklarını ve eşlerini kamplarda bırakarak Bangladeş’in iç kısımlarına kaçtığı ve değişik işlerde karın tokluğuna çalıştığı belirtiliyor.

1940’lardan bugüne süren sorun

Myanmar’ın Arakan bölgesinde yaşarken Myanmar hükümetinin ve Budistlerin uyguladığı şiddetin ardından Bangladeş, Pakistan, Malezya ve Suudi Arabistan’a kaçan Rohingya Müslümanlarına yönelik şiddet olaylarının temeli 1940’lı yıllara dayanıyor.

Etnik ve dini temelli şiddet uygulanan Müslüman gruplardan bazıları bir dönem silahlı mücadeleye de başladı, ancak başarılı olamadı.

1950’lerden sonra Arakan’da Budistlerle Müslümanlar arasındaki gerilim tırmandı. Bölgeden çıkarılmak istenen Müslümanlara yönelik şiddet ve baskı arttı.

Bangladeş’teki kamplarda yaşayan sığınmacı sayısı resmi verilere göre 28 bin civarında. Kamplar dışında köylerde ve dağlarda yaşayan Rohingyalı Müslümanların olduğu belirtiliyor.

Bangladeş hükümet yetkilileri ise Rohingya Müslümanlarının durumunun düzeltilmesi için Myanmar ile anlaşmalar yapıldığını, son olaylarda Rohingyalıların adli suça karışmaları dolayısıyla bölgedeki Budistlerin ayaklanarak Müslümanlara saldırdığını savunuyor.

Gazetecilere açıklama yapan bir milletvekili, Rohingyalı Müslümanların Myanmar’da geçim sıkıntısı ve işsizlik sorunu nedeniyle Bangladeş’e geçmeye çalıştığını savunarak, genellikle “işsiz güçsüzlerin” Bangladeş’e sığındığını iddia etti.

RADİKAL – AA – MİLLİ GAZETE

Post Author: SerGe

Leave a Reply